Karanlığa Doğru - Bölüm 39
Zen hızla kılıcını kesme açısına getirip Martin’in üzerine depara kalktı Bütün gücüyle savururken Martin çoktan Kılıcıyla bloklamış, darbenin etkisiyle ayağı bir iki santim geriye kaymıştı. Omuzlarına ve kollarına binen güç onlarca ton ile hesaplanabilecek gibi gözüküyordu. Darbenin savrulan enerjileri büyük bir basınç yaratmış bu basınçla yakınlardaki askerler 5 10 metre arası etrafa saçılmıştı.
Martin güçlü kollarının ezildiğini hissediyordu. Darbeyi daha fazla tutmak istemedi hemen Zen’in karın boşluğuna bir tekme savurup ayağından güç alarak kendini geriye itti. Zen ile aralarına 10 metre kadar koyduktan sonra duruş pozisyonunu değiştirdi.
“Eskiden de böyle inatçıydın Zen. Aklını topla, şehir ordusu darbe adı altında kullanılıyor. Alçakların Ekmeğine yeğ sürüyorsunuz”
“Ne saçmalıyorsun Martin, Bu ordu senin gibi hainleri yok edecek”
Martin ayanı yana kıvırdı ve bir anda mermi gibi Zenin üzerine uçtu.
BAM!
Bu muazzam darbeyle etrafa saçılan enerji iki taraf askerlerini daha da geriye çekilmeye zorlamıştı.
BAM
BAM BAM
Darbe alışverişi hızla sürerken Martin ekledi;
“Organizasyon sizi kullanıyor. Ne yaptığınızı bile bilmiyorsunuz”
“Ne saçmalıyorsun Martin Komplo teorilerine mi merak sardın”
BAM
İki klıç birbirini iteklerken bir an durup göz göze geldiler;
“Zen, Lanet domuz. Hepinizi parmaklarında oynatıyorlar. Hepsi şehri ele geçirmek için yapılıyor”
“Kim bunlar Dış mihraplar mı?” “HAHAHAH”
Zen kahkahayı basarken kılıcını Martin’in kılıcından kaydırıp bir an aşağıya çekti. Boşa düşen Martin’in kılıcı boynuna savrulurken hızla eğildi ve kendi etrafında dönüp Martin’in karın boşluğunu sıyırdı.
Martin’de Zen kadar tecrübeli ve vahşi bir savaşçıydı. Hızla kendini geriye atarken takla attı ve tekmesiyle kılıcı zor da olsa itekleye bildi. Ayağının üzerine kalkarken gözleri daha da keskinleşti
“Sen hiçbir şey göremeyen bir zavallısın Zen”
“Asıl sen kafasını komplo teorileriyle bozmuş bir delisin Martin, Teslim olursan rapor almana yardımcı olurum. Ceza almazsın böylece”
Bunu şakayla karışık ciddi bir şekilde söylemişti. Yine de Martin’e teslim olacak fırsat vermeden havaya sıçradı. Martin’de hemen onu karşılamak için havaya sıçradı.
Havada buluşan iki General yine geriye sıçrayıp yere indiler. Bir iki büyük sıçramanın ardından tekrar yerde buluştular.
BAM BAM
Martin kılıcını yukardan aşağı savururken Zen kenara çekilip saplama hareketi yaptı. Martin bileğini çevirerek boş bıraktığı karın bölgesine gelmeden kılıcı yukarı savurdu. Hızla dirseğini Zen’in çenesine savurdu. Zen hızla kafasını bükerek sert kafatasıyla blokladı. Zen kendi ekseninde dönüp kılıcını Martin’in boşlukta kalan koluna savurdu. Martin’in oradaki açıklıkta bloklaması zor olmadı. Hiç oyalanmadan bloğun diğer açısından ters dizini Zen’in karın boşluğuna attı. Zen sadece diğer elini kıvırıp kılıçla itekleyen martin’in dengesini bozdu. İleri doğru sallanan Martin’e hızla bir tekme savurdu. Dirseğiyle bu tekmeyi bloklayan Martin Kılıcını Alttan Zen’in taşaklarına doğru savurdu.
Küçük yoldaşını kaybetmeye ramak kaldığında daha fazla açık yoklamadan sadece taşaklarını kurtarmaya odaklandı. Hızla geriye sekerek 5 metre mesafe açan Zen bağırdı;
“Yaşlandıkça şerefini mi kaybediyorsun Martin. Nasıl bu kadar alçak bir hamle yapabilirsin”
İki yaşlı kurt o kadar tecrübeli savaşçılardı ki sürekli kasıtlı açık vererek savaşıyorlardı karşı taraf bu açığı görüp açık vermek zorunda kalarak saldırı yapıyor, Saldırı anını kestirip açığı kapatıp hemen karşı tarafın açığını yokluyor karşılıklı sürekli tehlikeli açıklar vererek bu açığı değerlendirmek için ne pahasına olursa hamle yapıyorlardı. Meydanda kıran kırana savaşırken Martin’in bel altı vurması Zen’i üzmüştü.
“Antreman müsabakası yapmıyoruz Zen, Şu an savaştayız”
“Hatırlattığın iyi oldu. Hain Köpek!” “HIAAAA!”
“ Gel buraya şişman Domuz!” “HAAAYT!”
Tekrar birbirlerine bilenip naralar eşliğinde hücuma başladılar.
Buluşur buluşmaz tekrar hırsla hamle değişmeye başlamaları kaçınılmaz olmuştu. İki kılıç birbirine değdikçe geceye kıvılcımlar yaratıyor oluşan artık basınç etrafı dağıtmaya yetiyordu. Hızları sıradan askerlerin görebileceğinin çok ötesindeydi. Teknik ve element kullanmadan salt güçleri ve hızlarıyla Adeta epik bir düello sahnesi canlandırıyorlardı. Gerçek erkekler böyle dövüşürdü, Sadece kendi güçleri ve zekalarına güvenerek.
İki gölgenin sürekli çarpışması oluşan kıvılcımlar ve basıncı gören askerler komutanlarının böyle göğüs göğse mücadele vermelerini heyecanla seyrediyorlardı. Ancak iki tarafta hareket etmeye cesaret edememişti. Sonuçta bu savaş onların müdahil olabileceği bir şey değildi.
Binanın tam arkasına toplanan Kant ve Omar hızla toparlanıp içeri sızmak için harekete geçmişlerdi. Sonuçta iki taraf da aynı üniformayı giydiği için sızmak basit bir eylem haline gelmişti. Zaten Dış şehirdeki savaş esnasında iki tarafta sürekli kendi askerlerini vuruyor ve ya yanlışlıkla birbirlerine karışıyorlardı. Komuta binasının dış hattını çevreleyen evler bombalanmış ve moloz yığınlarına gönmüş etrafını saran geniş yol ise artık savaş meydanı vazifesi görüyordu. Patlayıp devrilen bir otobüsün arkasına usulca sokulup düşman hatlarına yakın bir noktaya kadar süründüler. Gecenin karanlık örtüsünde savunma hatları tamamen tam arka cephedeki komutanların mücadelesine odaklanmışlardı. Bu şartlar altında hızla komuta binasına kadar sokulmuşlar kapıda bekleyen iki askere yaklaşmışlardı.
Dur Parola
Askerler onları fark ettiğinde çok geçti çoktan diplerine kadar girmişlerdi.
Bekle kulağına söyleyeceğim
Kafasını eğen Kant kendini gerdi ve hiç beklemediği anda.
BAMM!
Güçlü bir kafayı karşısındaki askerin tam burnuna oturtmuştu. Omar’da diğer askeri apar topar etkisiz hale getirip ikisini de kenara sürükleyip molozların arkasına sakladılar. Kapıdan geçtikten sonra başarıyla içeriye sızmışlardı.
KCK..Yargıç KCK.. İçerdeyiz efendim.
İçeri girer girmez hızla askerlerin arasına karışmışlar kapıdaki savaş ile uğraşan karargah tamamen tuhaf bir kargaşa durumuna girmişti bile. Hızla Tavek ile telsiz bağlantısı kurup görevlerine başlamışlardı.
KCK.. Hedefiniz en üst katta. Hızla son kata bombaları kurup çıkın.
Başından beri amaç karargahı ele geçirmek olmamıştı. Martin Eski dostları Zen salağını oyalarken Meclis kararıyla Harekat şefi atanan Vekil Karton’u öldürmekti. Tavek bütün bir hafta boyu sürdürdüğü planlarla bu işin arkasındaki ismi öldürüp her şeyi durdurabileceğini düşünmüştü. Böylece şehri işgal ediyor gibi gösterip organizasyonun bu şehirdeki bir numarasını öldürmeye karar vermişlerdi.
-SON-